İçerik Üreticisi
İlk olarak kendinizden ve Cordoba animasyon stüdyosundan bahseder misiniz?
Ben Muhammed Ammar Gündüz, 1985’te doğdum, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum. İşin daha çok business kısmında yer aldım. 2008'de Cordoba’yı kurduğumuz zaman bir çizgi film yapma ideolojisi ile kurduk. O dönemde “Nane ile Limon" ve “Cille” ile başladık. Ben o sıralar çizgi filmin üretilmesinin maliyetleri için yurt dışından getirdiğim bir inşaat cihazını şantiye şantiye gezerek satmaya başladım. Yaklaşık iki sene boyunca şirketin maliyetlerini bu şekilde karşılamaya çalıştık. Sonra biraz daha organizasyon kısmına geçtim.
O dönemde küresel ısınma ile ilgili “Küresel Konferans” adlı akademik bir konferansın organizasyonunu üstlendim. Oradan elde edilen mali gelir de yine çizgi filme aktarıldı. 2015'e kadar ben dışarıdan şirketi geliştirme amaçlı ek işler yapmaya çalıştım. 2011-2012 yılında TRT Çocuk dergisinin müdürlüğüne geçtim, derginin ilk iki senesini yani 24 sayısını ben çıkardım. 2014-2015 yıllarında artık Cordoba şirketinin yapımcılık kısmına geçtim.
Cordoba Animasyon Stüdyosu’nun işlerinden bahseder misiniz?
Yurt dışında savaş bölgelerinde, yokluk bölgelerinde imkansızlıklar içerisinde yaşayan 9-12 yaş grubundaki kızların sıradan bir gününü anlatan bir belgesel çektik, tabii onların sıradan bir günü bizim sıradan bir günümüz olmuyor. 13 ülkede, 13 kız çocuğu ile 13 bölüm çektik. Bu ülkelerde bu çekimleri yaparken aynı zamanda iki tane daha belgesel çıkardık. “Yüzler” ve “Buna Değer” isimli iki ufak iş. Bunun dışında Türki devletlerde “Türkler” adlı belgeseli çektik. “Nane ile Limon” ve “Cille” adlı çizgi filmleri yaptık, bir sezon “Gizemler Diyarına Yolculuk” isimli çalışmayı yaptık.
2014'ten sonra “İstanbul Muhafızları” serüveni başladı. Bunu yaparken çocuklara sporu sevdirmek için “Hızlı Ayaklar” adlı olimpiyat sporları ile ilgili bir çizgi dizi hazırladık. Bu sırada “Nane ile Limon’un sinema filmini hazırladık İstanbul Muhafızları'nın ilk sinema filmini hazırladık ve şimdi ikinci sinema filmi vizyona girdi. Aslında bakıldığında hakikaten çok fazla proje yapmışız. Yaklaşık dört sene boyunca Nane ile Limon’dan 130 bölüm Cille'den de 65 bölüm yaptık. Yani 2008’den 2021’e kadar yaklaşık 7500 dakikalık iş üretmişiz. Bu bir yılda altı yedi sinema filmine tekabül eder.
Bir animasyon filmin seyir aşamasına gelme yolundaki adımlarını kısaca anlatır mısınız?
Üretim zinciri şöyle oluşur: İlk başta fikri ortaya çıkar, sonra bununla ilgili ana fikri oluşturacak biçimde hikaye yazarsınız. Sonrasında bunu sinopsis ve tretmana dökersin. Sinopsis, hikayenin çok kısa özetidir. Sonrasında tretman yazılır. Ardından senaryo yazılır ve storyboard'lar çizilmeye başlanır. Storyboard'lar çizilirken mekan ve karakter konseptleri hazırlanır. Bundan sonra mekan setleri hazırlanır ve karakterler rig'lenir, texture'lanır. Daha sonra storyboard'lar veya layout'lar animatörlere dağıtılır, animatörler animasyonlar başlarlar. Süreç içerisinde paralel olarak animasyonların ışıklandırması yapılır render'ları alınır. Sonra compose'a girer, müzikler ve seslendirmeler yapılır son olarak mix'lenir, yayına hazır hale gelir. Ardından da yayınlanır.
Fikrin üretilmesini kolaylaştıran, etki eden etkenler nelerdir?
Hakikaten çok iyi bir gözlemci olmanız lazım. Aslında yani insan etrafını incelediği zaman, örneğin evde otururken camdan dışarı bakıyorum dışarıda martılar ve kargalar kavga ediyor. Bu bile bir fikir doğurabiliyor: Martılar ve kargaların savaşı. Bu küçük olayı gözlemleyerek bundan fikir ortaya çıkabilir. Aslında tamamen gözlemciliğe ve hayal gücünün genişliğine dayalı olan bir şey fikir üretimi. İlk başta fikir aşamasında kurulan hayalleri biz hiçbir zaman yere bastırmayız. Olabildiğince uçarız, olabildiğince açık oluruz.
Peki bu hayal gücü nasıl daha iyi geliştirilebilir?
Okuyarak. Çok okumak kurduğumuz hayali daha iyi ifade etmemize yarıyor. İzlemek, film, çizgi film, belgesel, hiç fark etmez bu da hayal gücünü genişleten en önemli şeylerden biri. Mesela çocuklarımızın çok televizyon izlemesine kızıyoruz ancak bu da hayal gücünü geliştiren bir durumdur. En nihayetinde çocuğun kapalı küçük bir dünyası var bu küçük dünyada geniş bir hayal dünyasına sahip olabilmesi için bir şeyleri görmesi lazım. Bir çocuk uzayla ilgili bir şey seyrettiği zaman uzayı hayal edebilir ama hiç görmese o hayalin varlığından haberdar olamaz. Kısacası sürekli okumak, izlemek ve ilgi alanını geniş tutmak hayal gücünü geliştirir.
Ekibinizi seçerken nelere dikkat ediyorsunuz hangi standart sizin için önemli?
Ekibin birlikte uyumu çok önemli ve aynı heyecanı yaşaması önemli. Hani dünyaca ünlü bir futbol yıldızını 35 yaşından sonra transfer ederler ama adamın yapacağı kalmamıştır zaten her şeyi kazanmıştır, heyecanı yoktur. O heyecanı yaşayabilecek belki de hiçbir şey kazanmamış ama kazanabilecek, iyi bir yere gelecek olan 35 yaşındaki bir futbolcuyu onun yerine getirmek daha iyidir. Yani aç olmakla ilgili olan bir şey bu. Eğer projeye açsa bunu sadece ticari bir kazanç olarak görmüyorsa ve bunu geliştirebilecek, oluşturabilecek her şeye sahipse o zaman ekibin içine çok rahat bir şekilde yerleştirebiliriz. Diğer türlüsü çünkü sadece işin uygulama kısmında kalır. Temelde yatan uyum ve heyecandır.
Genç animasyon sanatçılarının bu sektöre girip bu sektörde tutunabilmesi için hangi uygulamaları bilmesi gerekli?
Biz animasyona başladığımızda 3D’de Maya’yı kullanıyorduk Max kullanan firmalar da var, son zamanlarda Blender çok kullanılmaya başladı fakat Blender konusunda yetişmiş çok fazla kimse yok. Tabii gençler kendilerini Blender konusunda geliştirirlerse iş bulma sıkıntısı yaşamazlar çünkü firmalar buraya dönmek istiyor. Ama işin özünde hangi program seçilirse seçilsin onu tam anlamıyla bilmek lazım.
Animatörün hedefi sadece bulunduğu ülkede çalışmak olmamalı. Animasyonun evrensel bir dili var ve tüm dünya animasyon yapıyor. Oturduğunuz yerden dünyanın her yanına çalışabilirsiniz. Bunun için de sizin gibi gençlerin karar verdiği programı çok iyi bilmesi lazım. Tabii gönül ister ki gençlerimiz her programı bilsin. Günümüzde ise dünyada 3D’de 3D Max, Maya ve Blender hâkim. 2D’de Toon Boom var Moho var. Bunlar tüm dünyanın kullandığı programlar bunlardan çok şaşmamak lazım.
Bizim gibi genç animasyon sanatçısı adayları için önerileriniz nelerdir gelişebilmek için neler yapmamız gerek?
Şu an içinde bulunduğumuz çağda her şeyi öğrenebilecek bir sürü platform var. Örneğin YouTube’da istenilen her bilgiye, eğitim videolarına ulaşılabilir. İnternetin size sağladığı, bu platformların size sağladığı imkanlardan sonuna kadar yararlanın, temelinizi sağlam atın. Bunun dışında bol bol okumak, araştırmak, izlemek ve gözlem yapmak gerçekten çok önemli.
Peki sizin eklemek istediğiniz öğrenciler için katkıda bulunacak şeyler?
Her meslek bir ehliyet, bir bileziktir. Şu an uluslararası arenada evrensel bir dile sahip bir mesleğin içerisindesiniz. Animasyon artık reklamda, tanıtımda, sinemada, televizyonda, platformlarda, oyunda her yerde kullanılan bir teknoloji. Şu an içinde bulunduğunuz mesleğin, kolunuza takmak üzere olduğunuz bileziğin kıymetini çok iyi bilin. Bu alanda kendinizi geliştirebilirseniz hiç kimseye müdanası olmayan, oturduğunuz yerden bile iş yapabileceğiniz çok mükemmel bir bileziğe sahip olacaksınız. Onun için portfolyonuzu güzel doldurun, sürekli araştırma içerisinde, yenilikleri, programları deneme çabasında yeni teknolojileri öğrenme, takip etme çabasında bulunun. Bunlar bu işin olmazsa olmazıdır.